Misafirlik bitmekte

Toplumumuzda misafirliğe ayrı bir değer verilir. Misafir geldiği eve 10 getirir ve 1’ini götürür. Bizim inancımız böyledir.
Geçmişimize baktığımızda atalarımız eve gelen misafire diş kirası bile verirmiş. Sen gelip evimize bereket getirdin ve yemeğimizi yerken dişlerin aşındı diye diş kirasını veren bir cet.
İnsani ilişkilerde mükemmeliyet.
Şu ana kadar bu yaklaşımı gösteren başka bir millet var mıdır?
Sözde uygarlığı batıda arayanlar neden geçmişini örnek almaktan korkmaktadır. Anlamak mümkün değil.
Tekkelerde ve hanlarda gelen geçen yolcuların ihtiyaçları için yardım parası bulundurulurdu. İhtiyacı olan ne kadar ihtiyacı varsa o kadarı alırdı.
Güven mekanizmasının en güzel işlediği dönem.
Zamanımıza döndüğümüzde ise misafire ve misafirliğe verdiğimiz önem eskisiyle bağdaşmayacak şekilde tezahür etmektedir.
Misafirlik kalmadı. Bayramda seyranda komşu ziyaretleri yapılabilmektedir. O ise 3-5dakika ile sınırlıdır.
İlişkiler ve bağlar gittikçe zayıf bir hale gelmektedir. Böyle olunca da insanlar birbirinden kopmakta ve yardımlaşma en alt düzeye inmektedir. Komşusu hasta olan kişinin irtibat yetersizliği sebebinden ötürü bundan haberi olmamaktadır.
Zaten günümüzde misafirlikler televizyon programlarını beraber izlemek için yapılmaktadır. Misafirliğe gideriz komşunun elinde uzaktan kumanda cihazı bulunur ve kulağı sendeymiş gibi davranarak televizyon kanallarında sörf yapar.
Bizler neden misafirliğe gideriz?
Beraber televizyon izlemeye mi gideriz yoksa sohbet etmeye mi gideriz?
Ben sohbete ve dertleşmeye ihtiyacım olduğunda dost bildiklerimin yanına giderim.
Ama karşımda ki televizyona gömüldüğünde içimde bir eziklik duyarım. Ve boşu boşuna geldim derim.
Ve bir daha da öyle bir insanın evine gitmem. Kişi kendi evine gelen misafire çok önem vermelidir. Onun gözlerinin içine bakarak hareket etmelidir. Sesini kırarım diye asla yükseltmemelidir.
Misafir çok önemlidir.
Literatürümüzde tanrı misafiri diye tabir vardır. Bir köye yolunuz düştüğünde ben tanrı misafiriyim derseniz olmadık ikramlarla karşı karşıya kalırsınız. Bizim diğer toplumlardan farkımız işte budur.
Yabancı bir ülkede aç kalsanız size kimse bir dilim ekmek vermez.
Vahşi kapitalizmin en acımasız kurallarının egemen olduğu batı insani değerler açısından geri düşmektedir. Onların örnek alınacak bir yerleri kalmamıştır.
Batıda sokağa düşen insanlara herkes birer tekme vurmaktadır. Ne yazık ki bizim ülkemizde de sokakta kalan insanların sayısı günden güne artmaktadır. Avrupa’nın toplumsal hastalıkları ülkemize sirayet etmiş vaziyettedir.
Önlem almazsak bu yozlaşmayı önleyemez hale geleceğiz.
İnsanlar arasında ki dostluk ilişkileri azalmaya başladığında ortaya Avrupai bir hayat çıkar.
Tabiî ki Avrupa’nın hastalıklı hastalığı… 

Bir yanıt yazın